Dr. Begüm ÖCEK
● - Trilye dergisindeki dr begüm öcek'in makale metni

Binlerce yıldır..

AKUPUNKTURLA GELEN SAĞLIK

Yaklaşık 5000 yıldır uzakdoğu’da uygulanan bir teşhis ve tedavi yöntemidir, akupunktur. Latince iğne (acus) ve batırma (punctura) kelimelerinden oluşmaktadır. Bütün düyada bir ‘Çin harikası’ olarak bilinse de aslında Türk kökenlidir.  Son zamanlardaki kazılarda ele geçen Uygur Türkçesi ile yazılmış bir akupunktur atlası, bilinen en eski yazılı akupunktur belgesidir ve mevcut Çin kaynaklarından çok daha eskidir. (Akupunkturla ilgili yazılı en eski kaynak çince olan sarı imparatorun iç hastalıkları kitabıdır ve yazılım tarihi M.Ö. 200-500 yılıdır.)

Kökeni Taoizme dayanan bir felsefi ve mistik yönü olan akupunktur, batı dünyası tarafından uzunca bir süre şüphe ile karşılanmıştır. Taoizmdeki varoluşta, öncelikle ‘Qi’ (yaşam enerjisi) oluşmakta, daha sonra Yin’i (dünya) ve Yang’ı (gökler) oluşturmakta, nihayetinde hem dünyanın hem de göklerin oluşuğu temel taşlar ‘beş element’ kavramı ortaya çıkmaktadır. Oluşan her nesnenin bir Yin bir de Yang tarafı olduğu, her Yin’in içinde biraz Yang, her Yang’ın içinde biraz Yin olduğu kabul edilmekte, ve Taoizmi temsil eden resim bunu simgelemektedir. İşte akupunktur bu felsefeye dayanarak; vücuttaki fonksiyon bozukluklarının ya da hastalıkların Yin-Yang dengesizliklerinden ve /veya Qi eksikliklerinden veya vücuttaki meridyen adı verilen kanallarda dolaşan enerjinin akışındaki bozukluklardan kaynaklandığını kabul eder. Akupunkturla, vücuttaki meridyenler üzerindeki belli noktalara iğne batırmak suretiyle, bozulan enerji akışının ve enerji azlığı ya da fazlalığının düzeltilmesi amaçlanır. Akupunkturda sadece tek bir hüner gerekir: İstenilen sonucu elde etmek için deriyi nereden uyaracağını bilmek..

Akupunkturun bugüne kadar yaşaması ve tüm dünyada kabul görmesi hiç de kolay olmamıştır. Dayandığı felsefe gereğince, 1864’de Çin’de akupunktur özellikle sarayda yasaklanmış, ancak halk arasında yaşamaya devam etmiştir. İşçi Devrimi sırasında bir kez daha diğer bilimlerle birlikte sekteye uğrayan akupunktur, 1944’te Mao’nun geçmeyen başağrılarına akupunkturla şifa bulması sonrası yeniden gözde olmuştur. Bu dönemde,  Çin Tıbbı ve ilaç bilimi yeniden yapılandırılmış ve akupunktur yine eski popülaritesine kavuşmuştur. Akupunktur ve anestezi alanında yeni başarılara imza atılmış ve akupunktur iğneleri ile ağrı dindirmede yaratıcı gelişmeler kaydedilmiştir. Geleneksel Çin Tıbbı son 30-40 yıldır sürdürülen akılcı politikalarla değerine tekrar kavuşmuş ve tüm dünya bilim çevrelerinde yerini almıştır.

Günümüzde, Çin’deki Tıp Fakültelerinde Batı Tıbbının yanısıra geleneksel Çin Tıbbının da eğitimi verilmektedir. Öğrenciler ilk üç sene temel tıp bilimleri eğitimi aldıktan sonra isteklerine bağlı olarak ya 3 yıl batı tıbbı ya da 2 yıl geleneksel çin tıbbı eğitimi almakta, isterlerse bir diğerinin eğitimini üzerine ekleyebilmektedirler. Geleneksel Çin Tıbbının hastanelerde ayrı poliklinikleri bulunmakta, hemen her tür hastalığın teşhis ve tedavisinde kullanılmakta, ameliyatların yarısından fazlası akupunktur anestezisi altında uygulanmaktadır.

Akupunkturun Avrupa’da tanınmaya başlanması kültürel ilişkiler sayesinde ancak 17. yüzyılda olmuştur. Bu dönemde Çince olan klasik akupunktur kitapları Avrupa dillerine tercüme edilmiş ve kısmen uygulamaya başlanmıştır.

Avrupa ve Amerika’da akupunkturun gelişmesi asıl olarak 20. yy ortalarına rastlar. Bu ilaç gerektirmeyen ve maliyeti düşük tedavi metodu gün geçtikçe daha gözde olmaktadır. Akupunktur bugün 120 kadar ülkede resmi olarak uygulanmakta, birçok Avrupa ülkesi, ABD’nin 47 eyaleti ve Kanada’da 90 kadar üniversitede kürsüleri bulunmakta ve başta Almanya ve Avusturya olmak üzere bazı ülkelerde sağlık sigorta kurumlarınca da ödenmektedir.

Kulak akupunkturunun gelişmesi ise oldukça yenidir. 50 yıl kadar önce Fransız doktor Nogier, Mısır’a yaptığı bir gezi sırasında bazı kişilerin kulaklarındaki bir noktanın dağlanmış olduğunu fark eder. Nedenini sorduğunda ise bunun bel ağrısına iyi geldiğini öğrenir. Ülkesine döndüğünde araştırmalarına başlar ve kulakta vücudun her bir bölgesi/organı için bir yansıma alanı olduğunu fark eder ve bu dağlanan noktanın bel bölgesine tekabül ettiğini bulur. Akupunkturla ilgili en eski yazılı kaynak olan ‘sarı imparatorun iç hastalıkları kitabı’na bakıldığında ise bu noktalarla uyumlu kulak noktalarının tarif edildiği görülmüştür.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de 1970 yılında akupunkturu resmi olarak kabul etmiş ve bugün 80’den fazla rahatsızlıkta akupunktur tedavisinin etkinliğini onaylamıştır. Her geçen gün de bu sayı artmaktadır. Akupunkturun etkinliğini gösteren sayısız klinik çalışma yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir.

Akupunkturun etkili olduğu gösterilmişse de ne yolla etki ettiği henüz çok net değildir. 1990’ların başında akupunktur tedavisi ile vücutta endorfin salınımı olduğu (vücutta üretilen morfin benzeri madde) ve bu endorfin ile elde edilen analjezik (ağrı kesici) etkinin naloksan denen morfin antagonisti bir madde ile bloke edildiğinin gösterilmesi akupunkturun etkileri yönünde bir çığır açmıştır. Bu gelişmenin ardından akupunkturun vücuttaki pekçok maddeyi salgılattığı gösterilmiştir. Ancak akupunkturun etkileri hala pekçok açıdan gizemini korumakta gelecekte yapılacak çalışmalar ile gün ışığına çıkmayı beklemektedir.

Akupunkturun gösterilmiş olan etkileri şöyle özetlenebilir:

  1. Ağrıyı azaltır

  2. Kan dolaşımını artırır (hem vücutta hem beyinde)

  3. Kan basıncını azaltır

  4. Kan lipit konsantrasyonunu azaltır

  5. Allerjiyi azaltır

  6. Çeşitli sinirsel, hormonal ve bağışıklık sistemi bozukluklarını düzeltir

.

WHO’NUN (DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ) ÖNERDİĞİ AKUPUNKTUR KULLANIM ALANLARINDAN BAZILARI:

  1. Migren ve baş ağrıları

  2. Boyun, omuz, sırt ve kol ağrıları

  3. Bel ağrıları

  4. Siyatalji (siyatik sinir kökenli bacak ağrısı)

  5. Romatizmal ağrılar

  6. Zona Zoster (su çiçeği mikrobunun yol açtığı ağrılı sulu cilt hastalığı)

  7. Akne

  8. Trigeminal nevralji (yüz yarısında nöbetler halinde gelen ağrılı sinir hastalığı)

  9. Yüz felci

  10. Bronşial Astım

  11. Sinüzit

  12. Saman nezlesi ve benzeri allerjiler

  13. Gastrit, ülser, kolit

  14. Dismenore (adet dönemi sancıları)

  15. Obesite (şişmanlık)

  16. Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı

  17. İnsomnia (uyku bozuklukları)

  18. Psikosomatik hastalıklar (sinirsel hastalıklar)

  19. Enürezis nokturna (geceleri idrar kaçırma)

  20. Hiperemezis gravidarum (gebelik dönemindeki bulantılar)

  21. Konstipasyon (Kabızlık)

  22. İnfertilite (kısırlık)

  23. İmpotans (erkeklerdeki cinsel sorunlar)

  24. Frijidite (kadınlarda cinsel soğukluk)

  25. Menopoz nedeni ile olan sıkıntılar

  26. Tinnitus (kulak çınlaması)

Ve daha niceleri.....

Ülkemizde ise sağlık bakanlığı ancak 1991 yılında akupunkturu resmi olarak onaylamıştır. Bugün ancak sağlık bakanlığının sertifika verdiği hekimler uygulama yetkisine sahiptir. Maalesef ülkemizde akupunktur henüz yeterince tanınmamakta, sadece zayıflama amaçlı kullanıldığı zannedilmektedir.

Uz. Dr. Begüm Gündoğmuş Öcek

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı

Akupunkturist

Mezoterapi-Nöral Terapi

           

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Nöral terapi nedir?
Trilye dergisindeki dr begüm öcek'in makale metni
Yukarda gördüğümüz dönen siyah-beyaz logonun anlamı nedir?
Akupunktur sadece zayıflama için mi uygundur?
Çocuklara akupunktur yapılır mı?
Etkisi psikolojik mi?
Akapunktur herkese iyi gelir mi?
Akupunktur tedavisine başlarken neler yapılır?
Akupunktur tedavisi hangi sıklıkla yapılır?
İğneler neden yapılıyor?
Akupunktur iğneleri acıtıyor mu?
Akupunkturun yan etkisi var mı?
Mezoterapi ve Karboksiterapi seans aralıkları ve toplam seans nedir?
Mezoterapi ve Karboksiterapi ağrılı mıdır?
Mezoterapi ve Karbositerapi sonrası yan etki var mı?
Mezoterapi ve Karboksiterapi herkese uygulanabilir mi?
 

 
 

Yeniliklerden haberdar olabilmek
için maillistimize katılın...

Ad Soyad

E-mail

 
 
 

Web Sitemizi Beğendiniz mi?

Evet
Hayır
Az
Yorum Yok
 

: 1
: 1546

Ucuz Web Sitesi WebSeti © 2006